Altın Asmaların Peşinde: Lidya’nın Şarapla Yazılmış Tarihi

LİDYA BAG ROTASI

İlk parasını bastı, sonra bağını kurdu. Tarihin en eski uygarlıklarından biri olan Lidya, sadece zenginliğiyle değil, kadehe dolan tarihiyle de bambaşka bir anlatının merkezinde. Bugün Manisa ile Uşak arasında kalan bu topraklarda, şarabın tarihi altınla iç içe geçer.

Neden "altın asmalar" deniyor? Pactolos Irmağı’nı hatırlayalım. Sardes’ten geçen bu akarsuyun kumlarından yüzyıllarca altın çıkarıldı. Aynı nehir, Lidya bağlarına da can verdi. Böylece altın, hem topraktan hem asmadan çıktı. "Altın asmalar" sözü, sadece bir metafor değil, arkeolojik bir gerçek.

Dionysos bu topraklarda doğdur derler Şarabın ve coşkunun tanrısı Dionysos’un, Lidya topraklarında doğduğuna inanılır. Bozdağlar’dan Sardes’e inen kadim yollarda onun izleri var. Lahitlerde, mozaiklerde ve eski sikkelerde Dionysos tasvirleri bu inancın izlerini taşıyor.

Lidya’da şarap bir içki değil, bir medeniyet izidir Gediz Havzası, Neolitik Dönem’den bu yana bağcılık yapılan bir vadi. Ulucak Höyüğü’nden çıkan 6 bin yıllık şarap kabı, bu topraklarda şarabın nasıl kök saldığını gösteriyor. Şölenlerin, dini ritüellerin ve günlük hayatın ayrılmaz parçası.

Bugün bu miras kimde yaşıyor? Lidya Üzerindeki bağ rotası, bu tarihi yeniden canlandırıyor. Yanık Ülke’deki volkanik terroirden, Sardes yakınlarındaki butik üreticilere kadar herkes bu kutsal mirası bir şarapla anlatıyor.

Kadehindeki şarap, binlerce yılın hatırası olabilir.

Previous
Previous

Bağcılığın Kalbi: Gediz Havzası